Genel Açıklama
2- Hz. Muhammed'in [s] yetim olarak doğması bir tesadüf değildir
Resulullah'ın [s], yetim olarak doğmuş olması ve çok zamanı geçmeden dedesini kaybetmesi, dolayısıyla da baba terbiyesinden uzak ve anne şefkatinden mahrum bir şekilde hayatının ilk aşamasını geçirmesi bir tesadüf değildir.
Hiç şüphesiz bunda, Allah'ın [c] açık hikmetleri vardır. Bu hikmetlerin başlıcaları şunlardır: Allah [c], bununla bozguncu kimselerin, insanların kalbine şu şüpheyi düşürme fırsatı vermemiş oldu: Muhammed, davasını ve peygamberliğini, küçüklüğünden beri babası ve dedesinden aldığı eğitim üzerine kurmuştur. Neden olmasın ki?
Dedesi Abdu'l-Muttalib, kavminin lideriydi, rifade ve sikaye yönetimi onun elindeydi. Dedenin, torununu ve babarın, oğlunu sahip olduğu kültürel miras ile yetiştirmesinden daha doğal bir şey olabilir mi?
İşte Allah'ın hikmeti bu bozgunculara fırsat vermedi ve Hz. Muhammed [s], anne, baba ve dede eğitiminden uzak bir şekilde büyüdü. Hatta çocukluğunun ilk aşamasını, ailesinden tamamıyla uzak bir şekilde Benî Sa'd badiyesinde geçirdi. Dedesinin vefatından sonra Hz. Muhammed, hicretten üç yıl önceye kadar amcası Ebu Talib'in himayesinde yaşadı. Ebu Talib'in müslüman olmadan ölmesi de bu hikmetin tamamlayıcı unsurlarındandır. Zira aksi durumda, amcasının bu davada dahlinin olduğu ve bu meselenin, kabile liderliği türündeki bir ailevi mesele olduğu düşünülebilirdi. İşte böyle, ilahî hikmet, Hz. Muhammed'in [s], yetim olarak dolayısıyla da sadece Allah'ın himayesinde büyümesini diledi; onu yetiştirecek ellerden ve maddî imkânlardan uzak bir şekilde. Tâ ki nefsi, mala ve mevkiye meyletmesin, etrafındaki liderlikten etkilenmesin. Zira böyle olsaydı, peygamberliğinin kutsiyetine halel gelebilir ve insanlar, onun [s] peygamberlik ile dünya makamlarını hedeflediğini düşünebilirlerdi.
Tanıtım Videosu
Yorumlar
-
Yorumlar gelecek